Değerli okuyucularımız bu köşe yazımızı BM Çevre Programı'nın (UNEP) "Doğa ile Barış" raporuna ayırdık.

İnsan-doğa ilişkisi ilkçağlardan beri süregelen bir ilişkidir. İlkçağ filozoflarının doğaya yönelişlerinin temelinde doğaya egemen olma değil, onu anlama çabası yatmaktadır. Doğayla arasına mesafe koymayan insan, tersine onunla bütünleşmeyi seçmiştir.

16. ve 17. yüzyıllara gelindiğinde insanın hem kendisini hem de çevresini algılama biçimini bütünüyle değiştirerek mekanik bir doğa tasarımına yol açmış ve artık doğanın akıl yoluyla tasarlandığı ve dönüştürüldüğü yeni bir döneme girilmiştir.. Bunun sonucu olarak da, insanı ve onun ihtiyaçlarını merkeze alan yeni bilim anlayışı yerine, çevreyi ve onun sorunlarını merkeze alan yeni bir çevreci anlayışa yönelmişlerdir.

İnsanın yaşadığı çevreyi kendi evi olarak görmeli, çevre sorunlarını da bizzat kendi sorunu olarak görüp onu sahiplenebilecek bir bilinç oluşturmalı. Çevre sorunlarının insani, ahlaki ve felsefi arka planını tartışmayı hedeflemelidir.

"İnsanların doğaya karşı tahribi intiharlara mı yönelik?

BM Genel Sekreteri Guterres, "Doğa ile Barış" raporunun açıklanmasının ardından yaptığı açıklamada iklim krizine karşı uyardı: "Geri dönüşü olmayan noktaya çok yakınız".

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, hava ve su kirliliğinden kaynaklanan hastalıklar nedeniyle her yıl yaklaşık 9 milyon kişinin hayatını kaybettiğini belirterek iklim kriziyle mücadelede şimdi harekete geçilmezse geç kalınacağı uyarısında bulundu. 

BM Çevre Programı'nın (UNEP) "Doğa ile Barış" raporunun açıklanmasının ardından basın toplantısı düzenleyen Guterres, doğanın yardımı olmadan "insanlığın gelişmek bir yana hayatta dahi kalamayacağını" söyledi. 

Çok uzun süredir insanlığın doğaya karşı "intihar" niteliğinde bir savaş sürdürdüğüne dikkat çekerek, bu savaşın yarattığı iklim değişikliği, yok olan biyolojik çeşitlilik ve çevre kirliliğinin türleri tehdit ettiğini vurguladı.

“Geri dönüşü olmayan yola mı girildi?

Küresel karbon emisyonlarının yaklaşık üçte ikisinin hane kaynaklı olduğuna dikkati çeken Guterres, dünyanın bu yüzyıl içinde 3 santigrat derecelik sıcaklık artışına doğru sürüklendiği söyledi.

Guterres, "Hava ve su kirliliğinden kaynaklanan hastalıklar nedeniyle her yıl yaklaşık 9 milyon kişi hayatını kaybediyor. İklim kriziyle mücadelede şimdi harekete geçilmezse gecikilmiş olacak. Geri dönüşü olmayan noktaya çok yakınız" dedi. 

BM Çevre Programı'nın Raporu ne diyor?

UNEP’in “Doğa ile Barış” raporu, şimdiye kadar olanların en sert uyarıları içeriyor: “Doğanın insanlar tarafından tahribi anlamsız ve intihara yönelik”.

Dünya 3'lü acil durum halinde: İklim krizi, yaban hayatı ve doğanın katli, milyonlarca kişiyi her sene öldüren kirlenme. Rapordan öne çıkan başlıklar şöyle:

*Dünyadaki orman örtüsünün yüzde 10'unun kayboldu.

*Dünyadaki sulak alanların sadece yüzde 15'inin bozulmadı.

*Balık nüfusunun yaklaşık yüzde 60'ının maksimum seviyede avlandığına, okyanuslarda 400'den fazla oksijeni tükenmiş bölge olduğuna ve denizlerdeki plastik kirliliğinin 1980'den beri 10 kat arttı.

*Gezegendeki tahmini 8 milyon bitki ve hayvan türünün 1 milyondan fazlası yok olma riskiyle karşı karşıya bulunuyor.

*Hava kirliliğinden kaynaklanan hastalıklar her yıl yaklaşık 6,5 milyon erken ölüme neden olurken, kirli su ise çoğu çocuk 1,8 milyon kişiyi öldürüyor. 

*1,3 milyar insan ise hala yoksul ve 700 milyon kişi açlık çekiyor.

*Her yıl 400 milyon ağır metal, zehirli ve diğer endüstriyel atıkların sulara karışıyor.