Değerli okuyucularımız.. 2002-2007 yılları arasında Tokat Aktüel yayın hayatında çok başarılı işlere imza atmıştı. Ancak İstanbul’dan Tokat haberleri çok da kolay değildi. Basın ayağında gazete ve TV programları yapıyordum. Bu yüzden Tokat Aktüel’e ara vermek zorunda kalmıştım. Artık İstanbul’u terk edip doğduğumuz topraklara yani Tokat’a kesin dönüş yaptım.
Kaldığımız yeren aynı şevk ile devam edeceğiz. Şunun bilinmesini istiyoruz, kesinlikle objektif ve tarafsız bir anlayışla yolumuza devam edeceğiz.
Koronavirüs nedeniyle yaklaşık dört aydır sosyal ilişkileri askıya aldık. İnsanlar günlerce sokakları tamamen boşalttı. O günlerde meydan, kendilerini daha güvende hisseden canlılara kaldı. Vahşi hayvanlar dahi sokaklara indi.
Karıncalar yuvalarından çıktı, yunuslar boğazın keyfini çıkardı. Nesli tükenmekte olan hayvanlar saklandıkları deliklerden çıkıp; "Biz daha bitmedik!" dedi. Ozon tabakası kendini tamir etti. İnsanlar alışveriş ve tüketim çılgınlığına mecburi bir ara verince, doğa kendisini onarma fırsatı bulabildi.
Belirli sektörlerde işler durdu. Çok sayıda işyeri kapatıldı. Geçimini sağlamak için belirli bir sözleşmeye bağlı olmaksızın çalışanlar başta olmak üzere, milyonlarca aile zor günler geçirdi.
Covit-19 yüzünden gördük ki sahip olduğumuz hiçbir şeyin garantisi yok, bu çılgınca tüketim ve israfla kıyamet bizden çok da uzak değildi. Ve anladık ki yaşadıklarımız ne kadar endişe verici olsa da bu yaşadıklarımızın elbette bir telafisi vardı: özümüze dönmek; yani affetmek, yardım etmek, şükretmek ve dua etmek.
Aslında bundan ders almamız gerektiğine inanıyorum.
İki günlük sokağa çıkma yasağında aç kalacağımız korkusuyla marketlere ve bakkallara hücum ettikten sonra, dünyada bir günde ortalama 30 bin insanın açlık ve açlığa bağlı nedenlerle öldüğü haberlerini izleyince kendimize bir şeyler sorup utandık mı?
Dünya insanlarının yaşadığı bu krizi, doğanın ve canlıların fırsata çevirdiği bir ortamda acaba bizler ne yaptık? Doğanın kendi deliklerini tamir ettiği bir yerde, biz kendi yaralarımızın farkına varabiliyor muyuz?
Dünya tarihinde ender görülen topyekun bir krizi atlatmak safhasındayız. Ülke olarak bu kriz döneminde gayet iyi bir dayanışma gösterdik.
Görüldü ki ülke olarak biz bize yeteriz. Yeter ki hiç olmazsa bu zor zamanlarda, insanî ve millî meselelerde birlik olalım. Yeter ki dinî, sosyal ve siyasî duruşumuz gözümüzü kör etmesin.
Yaşadığımız bu zor günlerin; bugün sahip olduklarımızın kıymetini bilmeye, paylaşmanın tadına varmaya vesile olması dileğiyle.